Kölelik Serüveni

Merhaba değerli forum sakinleri bu hikayeyi şu sıralar Wattpad'te yayınlıyorum. Burada wattpad kullanmayan insanlarında olabileceğini düşünerek burada da paylaşmak istedim. Hikayenin bazı yerleri gerçek ama ana kısmı oluşturan hikaye kurgu tabi ki .Wattpad'te şuana kadar 5 bölüm yayınladım fakat şuana kadar toplam on bölüm yazdım buraya daha önce yükleyeceğim bölümleri. Olumlu - olumsuz yorumları bekliyorum fakat yine de Wattpad hesabı olanlarda oradan bir oy veya yorum yaparlarsa çok sevinirim şimdi son küçük bir bilgi verip devam edicem başta gerçekten yaşamış olduğum fakat baya bir değiştirdiğim kısım var gerçekten öyle bir deneyim yaşadım fakat böylede yazınca da ben pek beğenmedim o yüzden direk bu bölümü atlayabilir 2.bölümün yarısından devam edebilirsiniz yani birde o kıza attığım mesaj gerçek şimdi devam edelim.

Bölüm 1 : Küçük Bir Anı

Ailem beni düğüne veya benim gitmek istemediğim bir şey olursa İlayda ablamlara bırakırdı o zamanlar hem komşumuzdu hem de babası babamın çok eski bir dostuydu .Zaten sürekli onlara giderdik onlarda bize gelirdi. İlayda düğünleri çok sevmediğinden ortak düğün olduğu zaman ikimiz evde yalnız kalırdık. Yeşil gözlü kumral saçlıydı aramızda 8 yaş vardı. Genelde onlara gittiğimizde benle oyun oynardı ;monopoly , jenga bazen voleybol bazen de futbol oynardık. Genelde bu oyunlarımız cezalı olurdu ama minik cezalar ufak bir tokat annelerimiz gelene kadar hizmet etmek yani su getir falan bazen çikolata almak falan. Hayatımda asla unutamayacağım mükemmel bir gün var isterseniz onu anlatayım. 9 veya 10 yaşlarındaydım o senede İlayda ablamın sınav senesiydi ortak bir düğün vardı onun babasıyla benim babamın arkadaşının . Beni İlayda ablama bırakıp gittiler ve ders çalışacağından sessiz olmamı tembihlediler. Bende evden getirdiğim iki oyuncak arabamla salonda sakince oynamaya başladım. Bir süre sonra yanıma geldi.

İlayda : Naber Cem ne ara geldin.

Cem : İyiyim az önce geldim.(konuşmaları çok net hatırlamamı beklemeyin aradan kaç yıl geçti az çok benzerlerini yazmaya çalışıyorum)

İlayda : Peki jenga oynamak ister misin ?

Cem : Senin ders çalışman gerekmiyor mu ?

İlayda : Azcık mola verebilirim herhalde dimi ?

Sonra oynama başladık bir tur oldu iki tur oldu ikisini de o kazandı tabi ki .

İlayda : Bu kadar kötü oynamıyordun sen noldu?

Cem : Şimdi gösteririm sana gel cezalı oynayalım ?

İlayda : Yokya normal oynayalım.

Cem : Ne oldu korktun mu ?

İlayda : Sen kaşındın nesine oynuyoruz biraz büyük bir iddia olsun yalnız.

O zamanlar sürekli onu gördüğümden mi yoksa çok güzel bir kız olduğundan mı bilmem içten içe ona aşıktım herkesin vardır bir çocukluk aşkı benimki ise oydu. Ayaklarına da sebepsiz bir şekilde ilgi duyuyordum sürekli oyuncaklarımı özellikle toplarımı ayaklarına doğru atar gidip eğilebildiğim kadar eğilip ayaklarını koklamaya çalışırdım içimde ki bir içgüdüydü bu başlarda ayaklarını çeker kendi oyuncağımı verir ve bir daha buraya doğru atma derdi ama sürekli tekrarlardım bu durumu bir süre sonra ayaklarını çekmemeye başlardı hatta bir keresinde belki de bana öyle geldi burnuma yaklaştırmıştı. Her neyse şimdi olay gününe dönelim.

İçimdeki ses dışa yansıdı : Köleliğine.

İlayda : Bak annemler daha 3 bilemedin 4 saat gelmez dayanamazsın bana hizmet etmeye emin misin ?

Cem : Asıl sen dayanamazsın neler yaptırcam sana varya.

ayda : Yapma ya neler yaptırcak mışsın bu kadar ?

O zamanlar gördüğüm bir film veya dizide bir adam karısının ayaklarını yıkamıştı gördüğümde içim bir hoş olmuştu ve hemen adamın yerine kendimi karısının yerine de İlaydayı koymuştum.

Cem : Ayağımı yıkatıcam hatta öptürcem (içimden bir anda çıkmıştı zaten kaybedecektim ,onu gaza getirmeliydim)

İlayda : Asla ayaklarını yıkamam ama sen benimkileri yıkayacaksın gibi hatta yıkatmadan öptürsem mi ne yapsam ?

Cem : Ben sana ayakkabılarımı da temizleticem.

İlayda : Bak Cem zaten kaybedeceksin oğlum bak o ayakkabılarını sana yalatırım görürsün sus bence .

Yorumlar

  • Cem : Her dediğimi yapıcan kabul mü ?

    İlayda : Sen benim dediğim her şeyi yapacaksın üstüne annene de anlatmayacaksın tamam mı anlatırsan senle bir daha hiç bir şey oynamam yüzüne bile bakmam bütün sınav stresimi üstünde atayı-

    Lafını keserek:

    Cem: Sen görcen asıl sende annene ağlayarak anlatmıycan tamam mı ?(birebir böyle bir şey dediğimi hatırlıyorum biraz atarlı bir çocuktum)

    İlayda bana bir bakış atmıştı hani şu şimdi sıçtın bakışı . Başıma neler geliceğini az çok tahmin ediyordum amacımda oydu.

    İlayda jengaları dizmeye başlamıştı bile.

    Dizmeyi bitirdiğimizde oyuna başladık heyecandan elim titriyordu. Amacım zaten kaybedip onun kölesi olmaktı onu çoktan sinirlendirmiştim planım tutmuştu (daha 9-10 yaşlarındayken düşündüklerime bakın yaşıtlarımdan birazcık farklıydım). Elim heyecandan ve aklımdan geçenlerden dolayı oldukça titriyordu amacım hemen düşürmek değildi biraz hırslı davranmalıydım ki ona köle olmak istediğimi hissetmesin. Birden istemediğim bir olay oldu ; boştaki bir bloğu çekerken o anlık bir sakarlıkla bütün kuleyi yıkmıştım amacım daha yıkmak değildi çok çabuk olmuştu. Taşlar düştükten sonra yüzüme gülerek baktı.

    İlayda : Bakalım şimdi kim ağlayacak ben gidip arkadaşımla konuşucam sen ise jengayı kutuya topla sonra beni bekle . Sakince kafamı salladım yanımdan geçerken başımı okşadı , odasına gidip kapıyı kapattı. Heyecandan hala elim titriyordu bana yapacaklarını düşünürken içim bir hoş oluyordu. Topladım ve beklemeye başladım hala gelmiyordu nedensizce kendimi onun bastığı parkeleri öperken buldum aşırı hoşuma gitmişti bu olay . İlayda 10 dakikalık bir beklemeden sonra geldi.

    İlayda : Sen çok hırslıydın ayaklarını falan yıkatıyordun sana ufak bir ders vereyim ama korkma ayaklarımı yıkatmam.

    Bu cümleyi duyunca yüzüm düşecekti ki cümleye devam etti :

    İlayda : O hafif kalır ayaklarım böyle kötü koksun sonuçta sen bana kim bilir neler yaptırırdın dimi ?

    Cem : Kazancam ki bir dahakine varya.

    İlayda : Şöyle yapalım her emrimi eksiksizce yerine getir ki intikam alma fırsatın olsun çünkü herhangi bir dediğimi yapmazsan bir daha oynamam seninle anladın mı ?

    Başımı salladım.

    İlayda : Uslu bir çocuk ol böyle .

    Cem : Ben çocuk değilim bir kere .

    İlayda : Sen hatta eeee hiç konuşma konuşman yasak anladıysan başını salla.

    Başımı salladım.

    İlayda : Şimdi mutfağa gidiyorsun bana soğuk su getiriyorsun.

    Mutfağa gidip suyunu getirdim.

    İlayda : Sen şimdi kesin tükürmüşsündür buna sen iç bu suyu.

    Aslında tükürmemiştim ama başımı hayır suyu içmem anlamında iki yana salladım.

    İlayda : Yaptığın ayıp ama neyse al bu suyu iç deyip suya tükürdü.

    İlayda : Sen bana tükürüklü suyunu içiriyordun şimdi ben sana tükürüklü su içiriyorum.

    Suyu iğrenme ifadesiyle içtim o zamanlar cidden bir iğrenmiştim ne yalan söyleyim o ise gülümseyerek beni izlemişti. Sonra bardağı masaya koydum.

    İlayda : Sana güvenemiycem kalkıp ben alıyım kendime su ,bekle sana da ceza düşünüyorum.

    Su alıp geldi.

    İlayda : Sen olsan ne yaptırırdın bana.

    Beni salak yerine koyup cevaplamamı ve o cezayı bana yaptırmayı düşünüyordu bende bilerek bu oltaya atladım.

    Cem : Seni sehpa yapar televizyon izlerdim.

    İlayda : Sende ne acımasızmışsın birazda şapşalsın şimdi git sehpa ol ama dur önce git benim odamdan ........ kitabını al.

    Odasına gidip kitabını aldım ve döndüm.

    İlayda : Aferim sana uslu çocuk deyip başımı okşadı şimdi sehpa ol bende ayaklarımı uzatayım.

    Dediği gibi sehpa oldum ayaklarını sırtıma koydu.

    İlayda : Aramızda sır dimi bunlar hep ?

    Cem : Evet benim yapçaklarım da sır olcak ama.

    İlayda : Ne yaptırcan o kadar velet ?

    Cem : Yeri öptürcem sana.

    İlayda : Yani hala öğrenemedin dimi o zaman şınav çekerek yerleri öp bunu hak ettin.

    Sırtımda ayaklar varken eğilip kalkmak zordu hiç itiraz etmeden yeri 5 kere öpmüştüm ve bir kez daha eğilmiştim gözlerim kapalıydı ama bu sefer yere daha çabuk ulaşmıştım bu yer değildi hoş bir koku vardı. Gözlerimi açtım ve İlayda'nın ayağıyla karşılaştım o ise delice gülüyordu sırtımdaki ayağını da çekmiş gülüyordu. Ben ise hala kalkmıyordum yüzüm ayağındaydı 2-3 saniyeden sonra dudağımın hala değdiği ayağını da çekti yavaşça ona doğru döndüm gülmekten o yeşil mükemmel gözlerinden yaş akıyordu hala sesli bir şekilde gülüyordu ben ise oldukça utanmıştım. Bir süre gülmeye devam etti ben ise yere bakarak onu bekliyordum. O koltukta ben ise yerde diz çökmüş bir halde.

    İlayda : Ya durma öyle gel hahahhah ovvvv kuzum benim deyip sarıldı sonra kulağıma doğru ; ama sen çok kaşındın ne yapayım.

    Cem : Ya şaşırdım öyle ayağını görünce deyip elimle dudaklarımı sildim iğrenmiş bir surat ifadesi yaparak.

    İlayda : Tabi daha bitmedi istersen ayağımı yala gene de kölemsin annemler gelene kadar itiraz yok.

    Cem : İntikamımı alcam ki .

    İlayda : Hala konuşuyorsun ya sehpa ol bakayım hadi şımarma hemen.

    Sehpalık görevime devam etmeye başladım arada ayağıyla enseme dokunuyordu sonra çekiyordu.

    Bir süre daha sehpası olarak kaldım arada ayaklarını başıma değdiriyordu enseme koyuyordu sıklıkla ayaklarının yerini değiştiriyordu. Kollarım ağırmaya başlamıştı İlayda'nın ise keyfi yerindeydi kitabını okuyordu. Daha fazla bu şekilde durmak istemiyordum isteseydim biraz daha dururdum belki ama yetmişti artık yalandan bir düşme numarası yaptım saldım kendimi yüzüm yere yapıştı yavaşça.

    İlayda : Sen de ne kadar güçsüzmüşsün birde erkek olacaksın.

    Cevap vermedim. Konuşmaya devam etti ; o zaman gel koltuğa otur diyerek oturacağım yeri gösterdi sonrasında ise başını yastığa koyarak ayaklarını kucağıma koydu.

    İlayda : Böyle durmamızın bir mahzuru var mı ?

    Cem : Yok.

    İlayda : Olamazda zaten deyip sırıttı.

    Biraz zamandan sonra bir ayağını sağ omzuma attı suratımı çevirsem yüzüm ayaklarına yapışırdı.

    İlayda : Böylede yapabilirim dimi rahatsız olmazsın?

    Cem : Olmam.

    (Hiç itiraz etmememin sebebi itiraz edersem cidden yaptırmaktan vazgeçebilirdi karşısında daha küçük bir çocuk vardı.)

    Hafif hafif gelen ayaklarının kokusunun tadını çıkarıyordum.

    İlayda : Aferin sana böyle uslu ol bir daha da benle iddialaşmazsın herhalde.

    Cem : Yoo bir dahakine kazanıcam.

    İlayda : Desene bu yetmedi biraz daha kölen olmak istiyorum diye.

    Cem : Sen de benim kölem olucan ama.

    İlayda : Sen hele beni bir yende ezik seni.

    Cem : Sensin ezik.

    İlayda : Yerini unuttun galiba şuan benim neyimsin söylesene bir.

    Cem : Söylemiycem.

    İlayda : Kölemsin söyle bakayım ben senin kölenim de.

    Cem : İstemiyorum.

    İlayda : Söyle işte bak ceza geliyor.

    Cem : Ne cezası vericen ki ben sana neler yaptırıcam .

    İlayda : Biri gene ders almak istiyor.

    Bu sırada kapı çalıyor İlayda hemen toparlanıp gidip kapıyı açıyor ama gelen komşu kokmuştur diye poğaça getirmiş. İlayda teşekkür edip kadını gönderiyor ve hikayemiz şimdilik burada sona eriyor. Hikayeyi paylaştığımda anında haber almak için beni takip etmeyi ve bölümleri daha hızlı paylaşmam için yorum ve oy atmayı unutmayın.

    Ayrıca arkadaşlar bölümleri yazmak gerçekten oldukça uzun bir sürede alıyor şuan bu bölümde 1600 civarı bir kelime var ortalama bir kitabın bir sayfasında tabi kitabın boyutuna ve yazı fontuna göre değişebilir 220 kelime var yani yaklaşık bir 7 sayfa falan yapıyor 1000 kelimeyi yazmak ise 1 ila 2 saat alıyor yani verdiğim emeği buradan anlayabilirsiniz. Başta bu hikayeyi sadece kendim için yazmıştım bir dostuma gönderdiğimde ise oldukça beğendi ve istersen Wattpad ' te paylaş dedi şuana kadar 7 bölüm yazdım zaman buldukça yeni bölümler yazıcam fakat yavaş yavaş paylaşıcam bölümleri biraz düzenlemem gerek kitap yazmanın ne kadar zor bir şey olduğunu anladım. Önceden benim okuduğum ve halada zihnimde kalan müthiş hikayeler var çoğunu buradan okumuştum umarım bu hikayede o hikayeler gibi olur. 

    Gizlikalsınn
  • Bölüm 2 :İstenmeyen Bir Veda

    İlayda : Korktum annemler geldi diye Nurseven Teyze poğaça getirmiş. Alıştım böyle kölem olmasına hemen bitmesin.

    Ben hala aynı pozisyonda koltukta oturuyordum , İlayda ise kitabını eline alıp tekrardan yattı ve sağ ayağını tekrardan omzuma koydu diğerini de dizlerimin üstüne yerleştirdi.

    İlayda : Sen ne demiştin az önce bana.

    Cevap vermedim.

    İlayda : Madem cevap vermiyorsun ben hatırlatıyım sana en son kölem olduğunu söylüyordun uzatmada söyle .

    Cem : Kölenim.

    Bu laf o kadar hoşuma gitmişti ki o güzellikte ki bir kadına bu lafı söylemek en fazla etkilendiğim anlardan biriydi.

    İlayda : Aferim bak zor değilmiş o kadar bir de bana ezik demiştin ama neyse af edeyim bari. Bir de ayakkabılarımı temizleyecektin de vazgeçtim. Ne yaptıracağımı düşünüyorum makyaj mı yapsam sana ? Gerçi annen görür sen ne yaptırırdın bana ?

    Cem : Ben olsam seni yere yatırır üstüne çıkardım.

    İlayda : Tabi üstüne çıkayım da ezil altımda ,gerçi olabilir yat bakayım koltuğun önüne.

    Dediği yere sırtüstü uzandım üstüme çıkmamıştı tabi ki çıksa sakat falan kalırdım. Sağ ayağını karnıma diğer ayağını da göğüs bölgeme koydu oturamaya devam ediyordu .

    İlayda : Rahat mı böyle.

    Bir 5 dakikada öyle durduk sonra gitgide ayağını yüzüme yaklaştırmaya başladı rahatsız olup ona söylememi bekliyordu galiba. En sonunda sol ayağının bir kısmı çenemde kalan kısmı boynumdaydı hafif nefesimi kesiyordu ama çok güzel hissediyordum.

    İlayda : Sen rahatsız olmuyorsun madem ayağımdan deyip sol ayağını alnıma diğerini de burnumla dudaklarım arasındaki alana koydu ve 2 saniye sonra hemen çekti yüzüne baktığımda bana o müthiş gülümsemesiyle bakıyordu. Baktı bir şey demiyorum bu sefer birini gözlerimin üstüne diğerini tekrardan burnumla dudaklarım arasındaki bölgeye koydu zaten yaşım küçük olduğundan tahminimce 38 numara olan ayaklar yüzümü kaplıyordu. Ayakları nefesimle daha da ısınıyordu ben ise sakince kokluyordum.

    İlayda : Ayaklarımın altı hoşuna gitti galiba velet.

    Artık ne o çocukken bize aşılanan erkeklik duygusu ne de başka bir şey vardı o kokuyu hala hatırlayabiliyorum dünyada ki en güzel kokuydu benim için , o günü tekrar yaşamak için neler verirdim bir bilseniz. Neyse o an ayaklarını çekmesini istemiyordun halimden çok memnumdum aileme de söyleyemeyeceğinden

    Cem : Evet çok hoşuma gitti çok güzel dedim o mükemmel kokunun sarhoşuydum o ara başka bir boyuttu artık.

    Tabi cevabımı duyduktan sonra yüksek sesli kahkahalar attı ayaklarını kendine doğru çekti gözlerimi açtım ona öyle bakınca kahkahaları daha da şiddetlendi.

    İlayda : Alemsin ya Cem neyse özür dilerim seni bu kokudan mahrum bırakmayım al. Dedi ve ayaklarını tekrar eski yerine koydu. O zamanlar kameralı kapaklı bir telefonu vardı ve bir fotoğraf sesi duydum ama umurum da değildi önemsemedim o pozisyonda ne kadar kaldık hiç bir fikrim yok arada bayıldım mı diye sesleniyordu cevap olarak neler dediğimi hatırlamıyorum bile ama o gülüyordu genelde. Bir süreden sonra çekti ayaklarını

    İlayda : Ayaklarımı çok sevdin biliyorum ama benim ders çalışmam lazım şimdi. Köleliğin bitti yani annemlerde gelirler artık zaten merak etme gel odamda yatağa yatarsın.

    Odasına geçtik sanki ayaklarının altında uyumuştum çok hızlı geçmişti.

    İlayda : Bu arada kızmadın dimi bana ?

    Cem : Kızmadım ki intikamımı alıcam ama.

    İlayda : O biraz zor be Cem kölem olman hoşuma gitti ne olursa olsun kazanıcam. Yerde çoraplarım var özlediysen.

    İçimden bir hamle yapmak gelse de hiç bir şey yapmadım.

    Cem : Köleliğim bitti artık.

    İlayda : Madem istemiyorsun tamam koklamak istersen bakmıyorum.

    Cem : Sus intikam planı yapıyorum.

    İlayda : Peki.

    Sonrasında annemler geldi ve eve döndük uyumadan önce bu yaşananları düşünüp uykuya daldım. Şimdi zaman ilerlemesini hızlandıralım. Bu olay mart gibi yaşanmıştı ve haziranda İlayda Ablamın sınavı vardı ve kazanmıştı o yaz son kez görüştük veda için sarılırken kulağıma

    İlayda : Senin intikam işi ileriye kaldı. Dedi ve ailecek başka bir şehre taşındılar.

  • Ben ise ilkokul ardından ortaokulu bitirdim hemen hemen her gece yatmadan o anları düşündüm. Yaş büyüdükçe bu kavramları işte ayak fetişi , sahibe , köle bu tarzı şeyleri öğrendim video alemine de girince yalnızca benim böyle olmadığımı anladım ve videoları izledikçe bir şeyi fark ettim ne kadar da şanslıydım onun gibi bir tanrıçanın ayaklarının altına yatmıştım. Tabi annemin facebooku sayesinde İlayda ablamı görebiliyordum o güzelliği 3e belki 5e katlanmıştı. İnstagramını öğrensem de yazamadım utandım diyeyim sadece uzaktan öylece baktım. Liseye geçince bu durumu birazda unuttum diyebilirim eskiden ayak fetiş hayallerimi İlayda süslerken yerini güzelliği onunlar yarışacak Matematik hocam ve okulda tanıdığım güzel kızlar aldı. Hatta bir kıza fake bir hesaptan mesajlar bile attım yakın bir arkadaşımdı sadece okulda değil dışarda da görüşüyorduk gece azgınlığıyla benim olduğumu anlayamayacağından emin olduğum fake bir hesaptan yazdım. Aslında matematik hocama yazmayı daha fazla istedim 26 yaşında bekar saçları kırmızı tabi gerçek kırmızı değil yani boya saçı arada sarıya falan dönüyordu 170 boylarında fiziği spor yaptığından 10 numara bütün erkek öğrencilerin bir dediğini iki etmediği hatta kimi zaman usulca yavşadığı , kimi zaman sırf hocayı güldürmek için şekilden şekile girdiği , hocayı güldürmek için komik olmayan espriler yaptığı kafa dengi dört dörtlük bir hocaydı. Ama ona yazmaktan korktum mahkemeye verebileceğinden dolayı. Çünkü kadında anlayacaktı hemen sonuçta ergenlerle dolu bir okulda olduğu biliyordu çeşit çeşit tip vardı kendisi modellik yapsa sırıtmazdı neden öğretmen oldunuz sorusuna da hayalim diye yanıt vermişti bence yeri okul değildi çok potansiyelli bir kadındı. Bekar olmayan hocalar bile yavşıyordu hocaya. Bekar olanları zaten sormayın. Kadını bu kadar anlattık adını da söyleyelim bu güzellik abidesi kadına yakışacak bir isimdi Melek. Fake hesaptan yazdığım kız ise Sudem di. Şu tarz bir şey yazmıştım mesaj olarak ; Merhaba sen beni belki tanımıyorsun ama ben senin hayranınım hatta bu hayranlığım öyle fazla ki senin kölen olmak istiyorum çünkü sen bunu hak ediyorsun o güzelliğinle beni mest ettin bir ayak fetişisti olarak kölen olmak istiyorum nolur beni kölen olarak kabul et istediğin her şeyi yaparım.

    Heyecanla beklemeye başladım evde yerimde duramıyordum kısa bir beklemeden sonra cevap geldi : Cidden kabul edeceğimi mi sandın bu teklifi kalsın.

    Sonrasında ise cevap yazdım : Yalvarırım kabul et yaşama amacımsın.

    Ettiğim laflara bak sonra bu kız kendini tabi ilah zannedip trip atar tabi kimseye yazmayın böyle şeyler sonra gülücük atıp engel attı açıkçası hayallerimde hiçte böyle olmuyordu acı gerçekle o gün tanıştım böylece hayat hayallerdeki kadar güzel değildi hatta direk güzel değildi. Tabi bir kere yaşamıştım mükemmel bir tecrübe niye tekrar etmesin ki o anda İlaydayı özlediğimi fark ettim o evden ayrılmasaydı daha ne kadar kölesi olurdum kim bilir tabi o günlerde yaşanan masum çocukça şeylerdi benim için öyleydi , İlayda o zamanlar 18inde bir kızdı onun için pek çocukça değildi sanki.

    Tabi işlerin tersine dönmesi benim elimdeydi yapacağım seçimler , konuşacağım insanlar hayatımın devamında neler olacağının tekrar böyle anılar yaşayıp yaşayamayacağımın kontrolünün büyük bir kısmı benim elimdeydi diğer kısım şanstı.

    Bakalım gelecekte neler bizi bekliyor bölümlerden haberdar olmak için takip edin ve motive olmam için özellikle yorum ve oy atmayı unutmayın.

    5 sayfa falan ediyor bu bölüm.(Anlamayanlar bir önceki bölümün son kısmını okusun)

  • Bölüm : 3 Riskli Bir Plan

    En son başarısız bir girişimle hayal kırıklığına uğramıştık Sudemle aram hiç değişmedi o mesajlarla ilgili bana herhangi bir soru falan sormadı. Melek hoca sayesinde ise matematikte iyiydim giydiği ilgi çekici ayakkabılar , botlar , ağzımın sularını akıtan çizmeler sayesinde dersleri dinleyemiyordum fakat evde bu eksiklikleri kapatıyordum . Gözlerim sürekli ayaklarına kayıyordu tabi direk ağız tadıyla izleyemiyordum bir arkadaşım fark eder veya hoca fark eder çekincelerinden dolayı korkardım. Hocayla da bir samimiyetim vardı yalandan çözemediğim soruları hocaya götürür anlattırırdım kadının parfümü bile ayrı bir efsaneydi soruyu anlatırken göz teması kurması o kalemi o müthiş elleriyle tutması falan elleri gerçekten çok güzeldi. Bütün bunlar daha çok soru sordurturdu bana hatta bazen şakayla karışık geldin mi başımın tatlı belası diye bana takılırdı. 9.sınıfta bitmişti gene amacıma ulaşamamıştım ama başaracaktım.

    O senenin yazında Sudemlerin evine gittik hava çok sıcak olduğundan bir eve geçmeye karar vermiştik ve en müsait Sudemlerdi 5 kişiydik zaten 3 kız 2 erkek. Eve girerken ayakkabılarımızı çıkarırken gözlerim kızların ayaklarındaydı. Biraz süreden sonra tuvaletin yerini sorup gittim direk sakince ses çıkarmadan kirli sepetini araladım çok az kirli vardı rastgele bir babet çorap aldım tahminimce Sudemindi çok bir koku yoktu daha çok çamaşır deterjanı kokusu vardı. Bunun dışında 9.sınıfın yazında pek bir olay yoktu.

    10.sınıfa başladığımızda hocalarımız aynı kalmıştı yani Melek Hoca dersime girmeye devam edecekti bu haberi aldığımda öyle bir rahatlamıştım ki okuldan bir önceki günün akşamı Melek Hocamın derslerime girmesi için dua ettim. Onsuz matematiği düşünemezdim. O müthiş ilgi çekici ayakkabılarını gene görürdüm ama bu sadece teneffüslerde 2-3 saniye sürerdi. Derslerde ise dikkat çekmeyecek seviyede izleyebiliyordum. Aramız hala çok iyiydi soru götürdüğümde hala aynı ilgi ve alaka ile anlatıyordu. Yazın saçının rengini değiştirmişti sarıya dönmüştü platin sarısı ayrı bir hava katmıştı hocaya. Dışarıda herhangi bir yerde görseniz kesin zengin kocasının parasını yiyen güzel bir bayan olarak tanımlardınız tam o tip vardı.

    Okulun ilk gününden itibaren gözüm full ayakkabılarındaydı. Okulun 3.günü müthiş bir manzaraya tanık oldum. İlk 2 ders matematikti arkadaşlarımla hocayı beklerken muhabbet ediyorduk ve birden hoca girdi. Müthiş bir kombinle beyaz uzun gömlek , açık mavi fiziğinin mükemmelliğini gösteren kot pantolon ve beyaz sandaletler ayağında ise beyaz ojeler arkalarda oturduğumdan ayak parmaklarını net olarak göremiyordum ve bende en öne geçtim bahanem hazırdı tahtayı göremiyordum okulun ilk haftası da olsa ders işlemeye başladık. Gözüm sürekli istemsiz bir biçimde o mükemmel yapıdaki ayaklarına kayıyordu. Parmaklarının şekli mükemmel bir biçimdeydi beyaz ojeli de olunca o sandaletin yakışmama ihtimali yoktu. O an kimseyi umursamadan o sandaletlere yapışıp o mükemmel parmakları öpmek isterdim ama maalesef yapamadım. O andan itibaren ona olan hislerim daha da arttı yani artık kesin bir biçimde kölesi olmak istiyordum. Aklımda ne İlayda ne herhangi bir başkası vardı. Seçme şansım olsa net bir biçimde Melek Hocamı seçerdim dünyadaki kimseye değişmezdim onu . Kafamda planlar kuruyordum özel ders mi isteseydim , direk yazsa mıydım , kafamda bunlar geçiyordu. Önceden Melek Hocaya köle olmayı elbette istiyordum ama içimden belki ayakları kötüdür diyordum. Artık böyle bir şey söz konusu bile değildi.

    O gün kafam doluydu arkadaşlarımda şşt kime aşık oldun yoksa Melek Hocaya mı diye dalga geçiyordu. Eve gittiğimde direk başımı yastığa koydum ve düşünmeye başladım...

    Bir kaç hafta geçti hocayı ne zaman görsem bir tuhaf hissediyordum. Belki bu hislerim bir ayakkabısına ulaşabilsem dinerdi ya da daha fazla artardı bilmiyorum ama bir şeyler yapmam gerektiğini hissediyordum. Oturduğu mahalleyi biliyordum sadece benimle ve okulla aynı mahalleydi. Tabi koskoca mahalle her binayı tek tek gezecek halim yok. Tek bir yöntem vardı hocayı takip edecektim. Okuldan bize göre biraz daha geç çıkıyordu genellikle evi de tahminimce yakın olduğundan araba veya minibüs kullanmıyordu. Perşembeleri son iki ders bedendi ve 5dk falan önce çıkabiliyorduk hoca izin veriyordu. Hızlıca eve gittim ve üstümü değiştirdim. Kapüşonlu bir hırka alıp çıktım herkes çıkmıştı bir süre okulun sağ tarafındaki evin önünde beklemeye başladım gidip gelmem o kadar kısa sürmüştü ki hala okuldan çıkanlar vardı . Yüzüm tam olarak gözükmüyordu kapüşonu çekebildiğim kadar çektim. Normal çıkış vaktimizden tam 8 dakika geçmişti ki okulun soluna döndü arkasından o olduğunu anladım. Sakince takip ediyordum elimde de telefon vardı mahalleyi iyi bildiğimden bir sokağa girince ben bir yan sokağa giriyordum hızlıda yürüyünce bir süre sonra yine arkasında oluyordum. Fark ederse polis falan arayabilirdi ya da biber gazı sıkabilirdi. Çantasında biber gazının olduğunu nerden biliyorsun derseniz bir dersinde bahsetmişti bütün kızlara ve hatta kendini savunamayacağını düşünen erkekler varsa mutlaka bir biber gazı edinmemizi söylemişti sokakta çeşit çeşit insan var demişti. Aramızda baya bir mesafe vardı durup çantasını karıştırmaya başlarsa sağa ya da sola sapacaktım . Telefonuna da herhangi bir hamle yapmamıştı uzun bir takibin sonucunda yaşadığı siteye giriş yaptı yoluma devam ettim.

    Eve dönerken ki sevincimi anlatamam size full gülümsemeyle döndüm yani acayip bir şeydi. Tabi hemen daha o gece gidemezdim geç bir saatte gitmeliydim en erken cumartesi gidebilirdim. O gece hayallerle uykuya daldım cuma günüde matematik dersi vardı onu tekrardan görünce bir an önce evinin önüne gitmek istiyordum. O günden sonra bir daha sandalet giymedi havalar falan soğumuştu ondan dolayı sanırım. Klasik beyaz spor ayakkabı giyiyordu. Aşağıdakinin aynısı.



    Cuma eve geldiğimde heyecandan oturamıyordum bile uzun zaman sonra birinin ayağıyla temas edecektim en azından ayağıyla temas etmiş ayakkabısına temas edecektim ama o bile heyecanlanmama sebep oluyordu

    Cuma eve geldiğimde heyecandan oturamıyordum bile uzun zaman sonra birinin ayağıyla temas edecektim en azından ayağıyla temas etmiş ayakkabısına temas edecektim ama o bile heyecanlanmama sebep oluyordu. Kölesi falan olsam herhalde kalp krizinden giderdim. Ayakkabısını koklama düşüncesi bile beni benden alıyordu. Tüm gün ayakta ders anlatıyordu en az 8 saat boyunca ayakkabısı ayağındaydı off düşünürken bile çıldırıyorum. Planım cumartesi günü gitmekti ama dayanamıyordum bir an önce gitmeliydim. Cuma akşamı annemler uyuduktan sonra saat 1-2 gibi gidecektim ya da çok mu geçti. Fazla dikkat çekebilirdim planı saat 10a çektim 10 gibi arkadaşımla buluşucam deyip çıkabilirdim evet böyle yapacaktım ama hızlı olmalıydım binaya girip çıkan olabilirdi o saatte. Aklımdan delice planlar geçiyordu ayakkabıları alıp sabah yerine mi koysaydım yoksa yok yapamazdım çok riskliydi. Duruma göre bir veya iki dakika koklayabilirdim ya da altlarını yalardım normalde öyle bir şey yapmazdım ama o kadının her şeyine resmen tapıyordum o kirleri bile yemek bana zevk verirdi. Şimdi tek yapmam gereken beklemekti.

    Bölümlere anında haberdar olmak için takip etmeyi ve beni desteklemek için yorum ve oy atmayı unutmayın.

  • Bölüm 4 : Adrenalin I

    Her şeyi planlamıştım saat şuan 9:45 ti annemle babamın oturduğu salona gittim ve arkadaşlarımla buluşacağımı söyledim tamam dediler. Hızlıca üstümü giyindim heyecandan vücudum titriyordu.

    Binadan çıktıktan sonra Melek Hocamın evine doğru yürümeye başladım ve bir şey unuttuğumu fark ettim aşağıdaki kapıyı nasıl açacaktım. O an durdum geri mi dönmeliydim yok hayır devam edecektim yürümeye devam ettim tabi aklımdan neler geçiyor Melek Hocaya yakalanırsam ya karşı komşusu görürse ya kamera varsa. Hızlıca yürümeye başladım en sonunda sitenin kapısına vardım kapıyı ittirip siteye giriş yaptım , sonra Hocamın girdiği bloğa doğru yürüdüm kalbimin sesini duyuyordum dış kapının önündeydim artık ,şifre paneli vardı kapıyı ittirdim kesinlikle açık değildi biraz daha zorladım ama nafile açılmıyordu. Şifreyi bulmalıydım ya da rastgele bir zile mi bassaydım off ter basmıştı. Sakince şifre denemeye başladım 1234 hayır şifre bu değildi dıtdıııtt sesi biraz fazla yüksekti sanki. #1234# denedim tekrar olmadı 1234* tekrardan dıtdıııttt sesi geri çekilip etrafa baktım kimsecikler yoktu. #yaşadığım şehrin plakası# buda işe yaramamıştı ki adım sesleri duymaya başladım arkadan bıyıklı ,kel 40-50 yaşlarında bir abi gelip kapıya anahtarını sokup kapıyı açtı ve kapıyı ittirdi ve kapıyı geçmem için tuttu. Tam kapıya yaklaşmışken.

    Kime geldin delikanlı dedi.

    O an soğuk kanlılıkla zilde gördüğüm ismi söyledim : Ramiz abinin akrabasıyım ona geldim.

    Adam şaşırmış bir şekilde : Ramiz benim dedi bu apartmanda başka Ramiz yok.

    Eyvah şimdi sıçtım dedim içimden ve ani bir kararla arkama dönüp koşmaya başladım. Arkamdan seslendi mi bilmiyorum öyle bir koştum ki siteden çok fazla uzaklaştım bir parkta durdum. Oturdum aferin bana aferin içimden ağlamak geliyordu binanın dışında kamera var mıydı hiç dikkat etmemiştim. Mutlaka kontrol etmeliydim varsa evet sıçmıştım yoksa en azından rahatlayacaktım. Biraz zaman geçmeliydi parkın yakınındaki bakkaldan su aldım yüzümü yıkadım ama hala kalbim dehşet bir şekilde atıyordu. Parktaki banda oturdum telefonumla ilgilendim. Yarım saat sonra parktan tekrardan siteye doğru yürümeye başladım nasıl bir şekilde koştuysam siteye 20 dakika yürümüştüm. Siteye girmeye tenezzül etmeyecek sadece kamera var mı diye dışarıdan bakacaktım. Kapüşonumu çekip sitedeki binaya doğru baktım herhangi bir kamera yoktu sonra siteye girdim burayı görebilecek duvarlara baktım hiç birinde kameraya dair bir iz yoktu. Sonra ayaklarım tekrardan sitenin dış kapısına doğru yürüdü bu kadar denemiştim vazgeçemezdim tekrardan buraya gelmiştim şifre neydi. Denemeye başladım bu seferde binanın içinden bir ışık yandı biri buraya doğru geliyordu az önceki adam olabilirdi ama olmayabilirdi de az önceki adam olma ihtimaline karşı biraz geri çekildim kaçacaktım.

    Kapı açıldı ve hayır az önceki adam değildi güzeller güzeli Melek Hocamdı elinde de poşetler vardı büyük ihtimalle çöptüler şansıma sokayım dediğim anlardan biriydi.

    Melek : A a Cem ne arıyorsun burada yolunu mu kaybettin

    Cem : Ho- hocam akrabama geldim de siz burada ne arıyorsunuz ?

    Melek : Ooo hesapta soruyoruz bakıyorum .

    Cem : Estağfurullah hocam.

    Melek : Dalga geçiyorum burada oturuyorum sen hangi akrabana geldin.

    Burada oturduğundan emin olduğum tek kişi olan Ramiz abi dedim. İnşallah adama gidip söylemezdi.

    Melek : Aaa cidden mi çok iyi bir insandır kendisi neyin oluyor.

    Cem : Aynı köydeniz hocam bir şey için çağırdı.

    Melek : Bu saatte.

    Şimdi kendisi resmen beni sorguya çekiyordu.

    Cem : Hocam şimdide siz hesap soruyorsunuz.

    Güldü ve

    Melek : Neyse iyi akşamlar o zaman.

    İyi akşamlar dedim ve elindeki çöplerle gitti.

    Kapı çoktan kapanmıştı tabi bu sırada. Hızlıca şifreyi denemeye devam ettim yaşadığım şehrin plakası# yanlış yaşadığım şehrin plakası* ve kapı açıldı havaya zıpladım hızlıca kapıdan girdim ve hocamın geri dönmesini bekledim asansör sıfırdaydı. Merdivenlerin altına girdim. Bir süre sonra kapı açıldı giren büyük ihtimalle hocamdı asansöre bindi , kısa bir zaman sonra asansörün açılma sesi ve anahtar sesi , kapı kapanma sesi. Hızlıca yerimden çıktım asansör 2.kata çıkmıştı hızlıca bir katı çıktım ikinci katıda çıktım ve dehşet verici bir manzarayla karşılaştım.

    Size o görüntüyü anlatmak bile istemiyorum. O derece...

    Bütün kapıların önü boştu şansımı ****** bahtımı****** yoktu bir terlik bile paspas bile yoktu ya. Harcadığım zamana yazıktı. 3.kata çıktım orası da aynıydı sonra birinci kata indim tekrardan aynı manzara burada da hiç bir şey yok. Başaramamıştım tekrardan üzgünce en alt kata indim ve dışarı çıktım ağlamak istiyordum.

    biraz saçma geliyor farkındayım ama o anki ruh halimi bir bilmeniz lazım ergenim hem de en ateşli zamanlarımda içim kaynıyor. Gerçi şuanda yapardım yalan yok. Yavaş yavaş yürüyerek eve döndüm yatağıma yüzüstü yatıp hem okulun verdiği yorgunluk hem de üzüntüyle uyudum.

    Cumartesi-pazar hızlıca geçti aynı şekilde salı günü de çarşamba günü kritik bir şey oldu. İlk iki dersimiz önceden de yazdığım gibi matematikti. Hava yağmurluydu Melek Hoca bot giymişti şu aşağıdaki gibi :

  • Bu botların aynısıydı hatta o gün soldakine benzer bir kombin yapmıştı

    Bu botların aynısıydı hatta o gün soldakine benzer bir kombin yapmıştı. İkinci ders bitişinde :

    Cem iki dakika gelir misin attığın soruyu unutmadan çözümünü göstereyim dedi.

    Soru falan atmamıştım acaba düşündüğüm şey mi olmuştu. Yanına gittim

    Melek Hoca : Gelsene benimle bir.

    Dedi ve masadaki kalem kutusunu aldı ve yürümeye başladı heyecandan ürpererek onu takip ediyordum rehberlik öğretmeninin odasına gittik oda boştu sandalyeye oturdu bende karşısına oturdum bacaklarım istemsizce kasılıyordu.

    Melek : Cem ben Ramiz abiyle konuştum senin akraban falan değilmiş hatta senin yaşlarında birini binaya girmeye çalışırken görmüş sonrada kaçmış o çocuk. O çocuk sen miydin ?

    Başımdan aşağıya kaynar sular boşalmıştı.

    Cem : E-evet bendim hocam..

    Melek : Bak şimdi sen yaptın demiyorum ama daha önce bir olay oldu yaşadığım sitede biri artık kim bilmiyorum dışarıda bıraktığım ayakkabılarıma (sesini alçaltarak) attırmış evet ayakkabılarıma ve ben o ayakkabıları giydim sonra yaşadığım şeyi düşünebiliyor musun ?

    Dilim tutulmuştu cevap veremezdim ağzımı bile açamazdım.

    Melek : Ben oradan ayrıldıktan sonra ne yaptın ? Elimdekileri atmaya gittim ya.

    Hala durumum aynıydı korkuyordum şuan yapmadığım bir şeyle suçlanıyordum.

    Melek : Madem cevap veremiyorsun sana şu kadarını söyleyim ben bu olayın peşini bırakmıycam eğer sen yaptıysan söyle.

    Yapmadığım bir şeyin üstüme kalmasını istemiyordum.

    Cem : Hayır ben değildim hocam.

    Melek : Bırak şimdi hocamı falan ne arıyordun o zaman o saatte orada tabi bulamadın bu sefer ayakkabılarımı dimi.

    Cem : Hocam yemin ederim ben değildim.

    Melek : O zaman ne arıyordun orada istersen ara sözde akrabanı ya da ben arayım Ramiz abiyi ne dersin. Onlar da biliyor bu olayı başta sitedekileri suçladım çünkü. Ya da ara babanı o gelsin onla konuşalım.

    Soğuk bir şekilde terliyordum cevap veremiyordum gözlerim dolmuştu.

    Melek : Ağlıyor musun kıyamam ama bu şekilde kurtulamazsın.

    Anlatmalıydım başka bir şansım yoktu anlatmazsam çok daha büyük bir şey üstüme kalıcaktı.

    Cem : Hocam o kişi kesinlikle ben değildim bundan emin olabilirsiniz. Perşembe akşamı sizi takip ettim bilmem fark ettiniz mi (bana üstüme atlayacakmış gibi bakıyordu bacak bacak üstüne attı çok mükemmel bir görüntüydü )

    burnumu çekip gözlerimi silip konuşmaya devam ettim : o gün yaşadığınız yeri öğrenmek içindi bu.

    Melek : Öğrenip ne yapacaktın.

    Yüzümü eğip konuşmaya devam ettim : sesimi alçaltıp kötü bir amacım yoktu sadece ayakkabılarınızı koklayacaktım.

    Melek : Sonrada içine boşalacaktın dimi Cem gerçekten senden böyle bir şey beklemezdim.

    Cevap verememe fırsat bile vermeden ayaklanıp odadan çıktı sonrasında ise bende odadan çıkıp sınıfıma doğru ilerledim...

    Evet bir bölüm daha bitti takip etmeyi , oy ve yorum atmayı unutmayın kişisel görüşlerinizi özelden de yazabilirsiniz sadece muhabbet için de yazabilirsiniz dostlar.

  • Bölüm 5 : Adrenalin II

    Bir şekilde ona kendimi anlatmalıydım teneffüs zili çaldıktan sonra sınıfıma gittim ve düşünmeye başladım aklıma direk whatsapptan yazmak geldi sınıf grubu vasıtasıyla zaten numarası vardı yazmalıydım ona bir mesaj yazdım ama gönderme tuşuna basamadım yüz yüze söylemeliydim dersin bitmesini beklemeliydim. Ders geçmek bitmedi zil çaldığında hızlıca öğretmenler odasının yolunu tuttum , kapının önünde onu beklemeye başladım. Merdivenlerden inerken beni gördüğünde yüzü değişti böyle gerçekten üzülmüştüm yalan yok. Yanına doğru yürüdüm etraf çok kalabalıktı.

    Cem : Hocam iki dakika konuşabilir miyiz ?

    Cevap vermeden benden sıyrılıp yoluna devam etti tekrardan yetişip

    Cem : Hocam lütfen.

    Arkasını döndü gerçekten kızgın gözüküyordu peki dedi.

    Tekrardan rehberlik hocasının odasına gittik bu sefer doluydu içeride rehberlik hocası vardı.

    Melek Hoca : Buse Hocam iki dakika odayı kullabilir miyiz öğrencimle bir şey konuşucam da.

    Tabi deyip odadan çıktı.

    Melek : İki dakikan var bir daha yüzüne bakmayacağım.

    Tekrardan bacak bacak üstüne attı.

    Cem : Öncelikle gerçekten kötü bir amacım yoktu ayakkabılarınızı sadece koklamak istiyordum çünkü bu hoşuma gidiyor her ne kadar size saçma veya sapıkça gelebilir bunu ilk defa yapacaktım ilk defada o binaya o gece geldim hocam gerçekten yalan söylemiyorum.

    Telefonundan süre tutuyordu kaç saniye kaldığına baktı sonra tekrardan cevap veremeden yüzüme bakmaya devam etti.

    Cem : Size hiç bir şeyi kanıtlayamam özür dilerim her şey için ama onu yapan gerçekten ben değilim yalvarırım bana inanın.

    Dedim ve içimden o an gelen istekle ayağa kalktım , yavaşça diz çöktüm o ise hala bana bakıyordu kımıldamamıştı. Eğilip o mükemmel botuna minik bir öpücük kondurdum.

    Melek : Süren doldu bir daha okulda bana yaklaşırsan bu konuyu müdüre açarım dışarıda zaten yaklaşma bile.

    Kalkıp yanımdan geçti ben ise hala diz çökmüş bir haldeydim kapıyı açınca hemen toparlandım ardından ben çıktım. O gün tüm derslerde sıraya kapanıp olanları düşündüm kimseyle konuşmadım bile.

    Sonuçta ne tür bir insan olduğumu öğrenmişti ama beklediğim gibi olmamıştı birden sahibe rolüne bürünüp emirler yağdırmamıştı keşke öyle yapsaydı kölesi olmaya razıydım çünkü. Buradan pes etmeye niyetli değildim biraz daha zorlayacaktım şansımı gece saat 9 gibi hocayı aramaya karar verdim eğer dinlemeye karar verirse diye neler söyleyeceğimi kararlaştırdım. Dokuz buçuk gibi aradım numaram kayıtlı olmadığından açtı.

    -Alo

    -Hocam son kez size kendimi açıklamama izin verin lütfen.

    Ev boştu rahat bir şekilde konuşabiliyordum.

    Melek : Sen misin Cem ?

    Cem : Evet hocam benimle bir konuşun bir şans verin bana.

    Melek : İyi hadi verdim şansını konuş .

    Cem : Sağ olun hocam. Hocam bugün söylediğim gibi ben sizin ayakkabılarınıza hayatımda temas etmedim ilk defa o gece temas etmek için geldim biliyorum söylediğim şeyde sapıkça geliyor fakat sizin söylediğiniz , beni yapmakla suçladığınız şey gerçekten çok kötü ben öyle bir insan değilim.

    Sakince sözümü dinlemesine oldukça şaşırmıştım.

    Melek : Şimdi madem o sen değildin bunu kabul ediyorum sana inanmak istiyorum. Madem sapık değilsin neden ayakkabımı koklamak için beni takip ettin üstüne yalan söyledin.

    Cem : Hocam gerçekten hayran olunacak bir güzelliğiniz var sizin gibi birinin ayağının kokusunu merak ettim sadece.

    Melek : Tamam da neden ?

    Cem : (sesimi iyice azaltıp) Hocam ayaklardan hoşlanıyorum ben yani elimde değil sizin de insan üstü bir güzelliğiniz var.

    Melek :Madem öyle diyorsun şimdi kapatıyorum bunu sakince bir ara konuşucaz.

    Cem : Çok sağ olun hocam iyi ak-

    Telefonu kapattı. Vay be bu sefer toparlamıştım biraz hocanın sakin bir anına denk gelmiştim galiba. Ya da olanları sakin kafayla düşünmüştü bilemiyorum sonuçta başarılı bir ilerleme kaydetmiştim ama hocanın beni kölesi olarak kabul etmesi epey zor duruyordu bu konulara bakış açısını az çok anlamıştım.

    Perşembe günü matematik yoktu , cuma günü derste ilk defa en ön sıraya gitmemiştim ders anlatmaya başladıktan sonra fark etmiş olacak ki :

    Melek Hoca : Hayrola Cem birden gözlerin mi açıldı gelmedin en öne.

    Cem : Yok hocam iyi burası merak etmeyin.

    Melek : Yok yok gel sen en öne konuşuyorsun orda hatta her dersimde burada otur artık.

    Cevap vermeden defterimle kalem kutumu alıp en öne gittim hocanın o anki gülümsemesi bile yetmişti bana yakından ona bakmak oldukça iyi hissettirmişti bana o derste çoğu kez soru sordu bana soruda işte bur da niye böyle yaptık diye falan. Teneffüs zili çaldığında ona doğru baktığımda , ona baktığımı hissetmiş olacak ki oda bana baktı sonra gülümseyip eşyalarını alıp sınıftan çıktı o göz göze geldiğimiz 3-4 saniye o kadar iyiydi ki böyle tekrardan yine yaşça benden çok büyük birine aşık olmuştum.

    Kölelik arzumu onunla konuşmalımıydım acaba. Bu konuyu onunla konuşmayı ve kendimi kabul ettirmeliydim şuanda benim için en önemli mesele buydu. Ama dediğim gibi ona aşıktım resmen onu yanlış bir hamle yaparak korkutursam onla bu ilişkimi tamamen kaybederdim böyle bir şey olursa kendimi asla affetmezdim.

    Olanları bir değerlendirirsek bu sahibelik işine pek iyi gözle bakmıyordu sonuçta yaşadığı şey baya iğrençti doğrusu ama botuna bir öpücük kondurmuştum acayip iyiydi her gözümde canlandırdığımda içim ayrı bir hoş oluyordu , onun da hoşuna gitmiş miydi acaba ? Kalkıp gitmişti beni umursamadan ama odadan çıkarken sanki yüzünde bir gülümseme vardı. Tek emin olduğum emin adımlarla ilerlemeliydim yanlış bir hamlede bulunmamalıydım.

    Hikayeye hala devam ediyorum bol bol stokladık yani yavaş yavaş yayınlamaya devam edicem fakat oy ve yorumlar pek iç açıcı değil takip edende neredeyse yok buda bende hikayeyi sevmediğinizi düşündürttü umarım bunlar düzelir çünkü hikayeyi baya bir devam ettiricem ama burada paylaşmayacağım galiba beni motive eder diye paylaşmaya karar vermiştim de ters etki yaptı. Beklediğim binlerce veya yüzlerce oy değil daha bir bölümde 20yi göremedik arttırsanız biraz güzel olacak şimdiden çok sağolun.



    Buraya kadarı wattpadde var şimdi olmayan bir bölüm daha atıcam görüşlerinizi bekliyorum.

  • Bölüm 6 : Kopya

    Hafta sonu boyunca düşünüp durdum planlar yaptım hayaller kurdum ama uygulayabileceğim bir plan yapamadım her şey fazla riskli geliyordu artık.

    Biraz plan yapmaya ara verdim hayal kurmam geceleri hala devam ediyordu . Hocayla ilişkimiz daha öncekiyle birebir aynıydı aramızda bir tuhaflık yoktu arada hala soru götürüyordum oda hala aynı şekilde anlatıyordu. Böyle giderse hiç bir şey yaşayamadan lisede bitecekti. Bir kaç hafta böyle sürdü sınav haftasında kelebek sistemi yüzünden sınıflarımız değişmişti ama kopya çekmeme engel değildi benim kendi kopya taktiğimi anlatayım size tabi kopya çekmek yanlıştır siz yapmayın falan filan sosyal mesajı verelim , bozuk bir kalemimin içini boşalmıştım oraya kağıdı rulo haline getirip yerleştiriyordum tabi biraz riskliydi ama gelen öğretmene göre çıkarıp çıkarmamak benim elimdeydi bazı hocalar kollarımıza , kalem kutularımıza bakıyordu kalem kutumda ne kadar ararsa arasın bulamazdı. Son sınava kadar başarıyla hallettim herhangi bir dersten kalma ihtimalim yoktu son sınavda tahmin edin hangi hoca geldi evet Melek Hoca tabi anlatmadığım bir şey var çizmeler ayrı bir dikkatimi çeker benim yani özel bir ilgim var deyim normal bir ayakkabının altını yalamak istemem ama çizme olursa her yerinin yalarım gerçi botlar içinde aynı onları da yerim. Son zamanlarında da bir çizme giyiyordu aşağıdaki modele benzer


    ilk defa giydiğini gördüğüm derste ders boyunca yakalanma kaygısı yaşamadan izlemiştim hatta Cem uyuyamadın mı dalıp gidiyorsun demişti boş sözlerle geçiştirmiştim

    Bildiğiniz gibi genelde en az derse sahip derslerin sınavlarını sona bırakırlar son sınavda felsefeydi. Önemli olan yerleri çizdirmişti ama hiç bakmamıştım , sınav ikinci ders olduğundan ilk ders ufak kağıdıma önemli yerleri yazıp kalemin içine koydum. Sınav listesine bakıp sınav olacağım sınıfa gittim ders programına baktığımda Melek Hoca olduğunu gördüm sınavı erken bitirip manzarayı izleyecektim. Sınıfa koşarak geldi bir iki dakika gecikmişti kağıtları dağıtıp kopya çekenin kağıdını alırım klasik cümleyi söyledi. Genç hocalarda kopya çekmek her zaman daha zordur çünkü yeni atlatmışlardır öğrenciliği bu yolları hala çok iyi bilmektedirler. Ondan genelde hiç bu riske girmezdim fakat çok az şey biliyordum zaten şimdiden bir çok soruyu atlamıştım ve o soruların cevapları kağıdımda vardı . Hoca dolaştığından oturmasını beklemeliydim sağ tarafta baştan 4.sıradaydım öğretmen masası bu hizada olduğundan beni göremezdi. Dolaşırken yanımda durdu alıp kağıdımı inceledi ''birileri hiç çalışmamış '' ''ne oldu zorlandın mı Cem 'cim'' evet dedim kağıdımı vermesini bekledim ''İstersen kağıdını alabilirim'' yok hocam ben vermeyim daha tabi sınav dolayısıyla fısıldaşıyorduk ''İyi al bakalım'' ellerinde beyaz oje vardı , parfümünün kokusu bile heyecanlandırmıştı beni sonra masasına gitti ve fazladan kalan sınav kağıtlarından birini eline aldı sonra telefonundan bir şeyler yazdı sonra bana döndü tüm süreçte onu izlemiştim. Sonra yanıma geldi

    Melek : Eğer biraz daha sağa sola bakarsan alırım kağıdını dedi normal sesiyle.

    Tabi eliyle yaptığı şey ona daha fazla aşık olmamı sağlamıştı artık kahramanımdı resmen 10puanlık bir test sorusunun (sınav full test değildi) b şıkkında parmağını bir sağa bir sola oynatıyordu yani cevabı göstermeye çalıştı parmağına bakıp ona doğru gülümseyip tamam hocam özür dilerim dedim bana göz kırpıp dolaşmaya devam etti.

    Kimse görmedi mi derseniz yanım da kimse yoktu ve o kadar hızlı gelişti ki kimse cevabı gösterdiğini anlamamıştır bile. Ama hala neredeyse bir 40 puanlık boşum vardı klasik soruların hiç birini yapamamıştım (2.15) birkaç tanede boşluk doldurmada da iki boş vardı (2.5) mecbur kağıdı çıkarmak gerekiyordu ama dediğim gibi sınıfta dolaşıyordu.

    Sınavın bitmesine beş dakika kaldığını söyledi ve masasına oturdu tam zamanı deyip hızlıca kalem kutuma yöneldim kalemi alıp çevirdim ve içindeki kağıdı aldım artık heyecandan mı sakarlıktan mı bilmem kağıdı yere düşürdüm kalemimi bilerek yere düşürdüm kalemle kağıdı mı aldım ve hoca tekrardan dolaşmaya başladı kağıdı kolumla kıyafet arasına sokuşturdum yanımdan geçerken oldukça tedirgindim neyse ki fark etmemişti kağıdı açmalıydım ama bana dolaşırken bana arkası 5-10 saniye dönük oluyordu fırsattan istifade kağıdı sağ elime aldım sıranın aşağısına indirdim kalemde bu sırada sol elimde (solak değilim) soruyu düşünüyormuş gibi yapıyorum kağıdı az bir sesle tamamen açtım yanımdan geçti kafamı kağıda doğru indirdim yazıyı okudum biraz zorlanarak okudum kağıdı bacamın altına soktum klasik sorulardan birini halletmiş oldum diğeri kağıtta yoktu bir şeyler salladım hoca puan verir umuduyla boşluk doldurma için tekrar aynı planı uyguladım. Bu sırada orta sırada benim hizamdaki kız hocayı çağırdı kağıdı bacağımın aceleyle çıkardım sağ elime aldım tekrardan hoca onun yanından benim yanıma geldi yüzü düşmüştü ama beni görmediğine eminim arkası dönüktü sağ elimde kağıt vardı ve sıranın altındaydı. Ellerini masa üstüne koy dedi kağıdı müthiş bir zekayla yere bıraktım fakat ellerimin boş olduğunu görünce aşağıya eğildi ben bu sırada aha şimdi sıçtık dedim eliyle aşağıyı gösterip aşağıdaki kağıdı verebilir misin Cem dedi. Mecburiyetle eğildim ve kağıdı uzattım.

  • Kadın bana kopya vermişti neden şimdi böyle davranmıştı ki. Kağıtla sınav kağıdımı aldı en azından direk K yazmamıştı. Hocanla konuşursun artık dedi. Ciddiyetim bozulmuştu gülümseyerek sınavın bitmesini bekledim tabi herkes beni izliyordu. Sınavdan sonra herkes çıkarken hoca çağırdı yanına. Sessizce konuşmaya başladı

    Melek : Yandaki kız yakalattı seni hocam kağıt var elinde dedi ben görsem bir şey demezdim de şimdi o söyleyince mecbur yani benlik bir olay değil ama merak etme hocayla konuşuruz hatta şimdi gideyim söyleyeyim öğle arası falan çağırır seni bende orda olurum zaten bir şey olmaz korkma.

    Cem : Hocam çok sağolun.

    Melek : Sende biraz dikkat et nasıl kopya çekmek o.

    Cem :Hocam verdiğiniz sorudan emin miydiniz yanlış çıkmasın dedim şakaya vurarak.

    Melek : Hadi sınıfına Cem hadi.

    Sınavdan sonra dersimiz Melek Hocaylaydı sınavları okumuştu iki ders boyunca bende ayağını sallamasını izlemiştim içim alev alevdi. Sonra notları açıkladı 70 almıştım sınıfa göre oldukça iyiydi fazladan puan falan yoktu. Dersten sonra mutsuz ve yorgun bir biçimde bana baktı sonra ayağa kalktı en ön sırada olduğumdan önümde durup öğle arasında rehberlik odasında ol Volkan Hoca sinirlendi baya haberin olsun dedi ve sınıftan çıktı.

    Öğlen arası zili çaldıktan sonra hızlıca rehberlik odasının önünde dikilmeye başladım içerisi boştu sonra merdivenlerde Volkan Hoca görüldü ondan biraz geride de Melek Hoca. Volkan Hoca gel bakalım deyip odaya girdi Melek hocada bana göz kırpıp içeri girdi arkalarından da ben girdim.

    Volkan : Hocam şimdi bu arkadaşı disipline mi verelim okuldan mı atalım.

    Melek : Hocam okuldan atalım bence.

    (öğretmenlerin mizahı biraz garip özellikle erkek hocaların)

    Volkan : Şimdi Cem sen böyle bir çocuk değilsin ben senin notlarına da baktım öyle birine de benzemiyorsun yakıştıramadım sana direk K girmiycem e okula fakat bir 20 puan falan kırarım hatta 30 siz ne diyorsunuz Hocam kaç puan kıralım.

    Melek : Gözünü korkutalım Hocam bir 40 puan kıralım.

    Volkan : Yok ya kağıdına baktım 0 almasın hepten 20de anlaşalım Hocam.

    Melek : Tamam 20 olur.

    Cem : Hocam yirmi çok ya yapmayın.

    Volkan : İtirazdan da bir 10.

    Volkan : Neyse şaka bir yana bir şey yapmıcam bu seferlik ama bir daha yapma normalde disipline vermemiz gerekte hadi bu seferlik böyle olsun dimi Melek Hocam.

    Melek : Akıllandı o Hocam akıllandı.

    Volkan : Tamam öyleyse gidebilirsin delikanlı.

    Sağ olun deyip çıktım aşırı korkmuştum atlatmıştım ama , benim arkamdan Volkan Hocayla Melek Hoca çıktı Melek hoca arkamdan seslendi hemen arkamı dönüp ona doğru bir kaç adım attım.

    Melek : İyi gene yırttın paçayı sınavları okumam da yardım eder misin bana ?

    Cem : Ciddi misiniz hocam ?

    Melek : Eder misin etmez misin?

    Cem : Tabi ki ederim hocam zevkle.

    Melek : Kimseye söyleme sakın arkadaşına falan duymasın kimse ,çok zor geliyor okumak bugün sizin sınıfta okudum ya çok yordu o yüzden yarın saat 2 gibi gel.

    Cem: Tabi hocam deyip yanından ayrıldım.

    Ne oluyordu böyle sonunda sonunda bu istek ona ilk hizmetim olacaktı bilerek mi böyle bir şey yapmıştı aklımdan öyle şeyler geçiyordu ki.

    Evet bir bölüm daha bitti takip etmeyi , oy ve yorum atmayı unutmayın kişisel görüşlerinizi özelden de yazabilirsiniz sadece muhabbet için de yazabilirsiniz dostlar.

  • Dostlar bu bölüme kadar gerçekten büyük bir emek var kitap yazmanın ne kadar zor olduğunu yazarlığın ne kadar zor olduğunu bir kez daha hatırlamış oldum 4 bölüm daha yazdım fakat şu sıralar pek vaktim yok onları düzenlemem bazı kısımları değiştirmem gerekiyor sevip sevmemenize bağlı olarak ve gösterdiğiniz ilgiye bağlı olarak ta burada da hikayeyi yayınlamaya devam edeceğim umarım şuana kadar olan kısmı beğenmişsinizdir.

  • killaslavekillaslave Member, Vip

    Harika bir hikaye devamını merakla bekliyoruz

    Sinancık[Silinen Kullanıcı]Abaza
  • Çok sağ ol dostum bende tam senin hikayelerine göz gezdiriyordum.

  • Tsk5151Tsk5151 Member, Vip

    Mükemmelsin eline emeğine sağlık devamını merakla bekliyoruz

    Sinancık
  • Eline sağlık devamını bekliyoruz.

    Sinancık
  • Çok güzel hikaye arkadaşım. İlayda hikayeye dahil olacak mı diye merakla bekliyorum. Bu arada adın dikkatimi çekti, Japoncada ayak anlamına geldiğini bilerek koyduğunu tahmin ediyorum. Doğru mudur?

    [Silinen Kullanıcı][Silinen Kullanıcı]
  • Ashi dorei yani ayak kölesiydide ashi yaptım sadece yani evet ayak demek çok dikkatlisin dostum.

  • Bölüm 7 : Sınav Kağıtları I

    O müthiş cümleyi duyduğum andan itibaren cumartesiyi yani yarını beklemeye başladım zaman geçmek bilmedi okul bitti ,eve gittim , akşam uykuya dalmam çok daha uzun sürdü kafam da senaryolar kurdum. Nihayet uyudum sabah saat 10 gibi kalktım bir şeyler atıştırıp duş aldım ve zamanın geçmesini beklemeye başladım saat 12 gibi hocam beni aradı ve planımda bir değişiklik olup olmadığını sordu ,en son tamam o zaman saat 2 gibi bekliyorum dedi ve telefonu kapattı sesini duymak beni daha da heyecanlandırmıştı.

    Güzel bir şekilde giyinip dişlerimi fırçaladım sonrada parfümümü resmen üstüme boşalttım sonra yola çıktım. Yolda bir sakız alıp ağzıma attım.

    Evinin önüne gelince kendime kızdım hocaya hiç bir şey almamıştım bakkala da girmiştim fakat aklıma gelmemişti neyse artık deyip hocayı aradım aşağı ki kapıyı açması için ( kapı numarasını bilmiyordum) hocayı aradım.

    Cem : Hocam ben aşağıdayım da kapıyı açar mısınız ?

    Melek : Tamam açıyorum.

    Telefonu kapattıktan 2-3 saniye sonra kapı açıldı heyecanla merdivenleri çıkmaya başladım ilk merdivenleri çıktıktan sonra o müthiş güzellikteki kadını gördüm üstünde beyaz t-shirt altında siyah eşofman altı ayağında da önü kapalı siyah terlik vardı. Saçı salıktı merdivenlerden çıkarken onu görünce bir duraksadım sonra devam ettim hızlıca.

    Melek : Hoşgeldinnn.

    Cem : Hoş bulduk hocam.

    Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye bir adım attım o ise yana çekilmiş kapıyı kapatmak için tutuyordu. Ben montumu çıkarırken o kapıyı kapattı.

    Melek : Alıyım onu ben.

    Alıp montumu astı. Gel bakalım dedi ve salona geçti.

    Melek : Nasıl gidiyor.

    Cem : (gülümseyerek ) iyi gidiyor hocam sizin ?

    Melek : İyi iyi şu sınavları okuyalım bir daha da iyi olucam.

    Cem : O zaman hemen başlayalım.

    Melek : Madem heveslisin o kadar gel bakalım dedi ve kalktı. Onu takip ederken fark ettim ayağında beyaz bileğine kadar çorap vardı o ana kadar bakamamıştım. Bir odaya girdi peşinden bende girdim, oda çalışma odası gibi bir şeydi küçüktü sadece çalışma masası ve kitaplıklar bir dolap ve bir tanede tekli koltuk vardı tekli koltuğun önünde ve yanın bir masalar vardı. Koltuğun yanında ki masada kitap vardı ve oldukça şık bir masa lambası ama odadaki en ilgi çekici şeyler bunlar değildi çalışma masasının yanında ki duvarda oldukça basit ama güzel çizimler vardı. Çizgi film karakterleri çeşitli şekiller desenler hepsinin elle çizildiği belliydi.

  • Hoca masadaki çekmeceden kağıtları alırken sordum :

    Cem : Hocam bu çizimleri siz mi çizdiniz ?

    Melek : Yarısını ben yarısını arkadaşım çizdi beğendin mi ?

    Cem : Oldukça güzeller sizde de her yetenek var maşallah.

    Melek : Öyleyimdir al bakalım bunlar sınavlar.

    Deyip elindeki kağıtları uzattı.

    Melek : İki sınıfın kini okulda okudum zaten 5 sınıf kaldı ortalama bir 150 kağıt falan var.

    Cem : Azmış.

    Kafasıyla aynen aynen yaptı. Tabi biz konuşurken salondaki masaya kağıtları koymuştuk bile.

    Melek : Şimdi iyi dinle iyi öğren çoğunu sen kontrol edeceksin.

    Yan yana oturduk istesem de konsantre olamıyordum bacaklarım titriyordu istemsizce.

    4-5 kağıdı kontrol etti 10 tane klasik olmasa çok daha rahat olurdu ama işte durum buydu. Nerede puan kırıp nerede vermem gerektiğini anlattı ama en önemlisi herkese benzer şeyler yap ismine göre ayırma bir de okulda düzelttirmekle uğraştırmasınlar gelip itiraz ediyorlar sonra.

    Melek : Anlamışsındır herhalde şimdi birini sen kontrol et.

    Kağıdı önüme koydu elindeki kalemi verdi elim az da olsa titriyordu.

    Melek : Sakin ol yanlış yaparsan dövmiycem.

    Cem : Hocam çok ciddi bir iş gibi geldi şuan.

    Melek : Ciddi zaten hadi hadi bir şey olmaz

    Güzel bir şekilde kontrol etmeme rağmen 20 almıştı eğ normaldi sonuçta. Bir kaç tane daha kontrol etmemden sonra.

    Melek : Aferin çözdün bu işi şimdi benim çok önemli bir işim var dinlenmek gibi sen kontrol et bende azıcık dinleneyim.

    Cem : Siz keyfinize bakın ben hallederim.

    Kalktı ve koltuğa yattı üstüne de televizyondan dizi açtı o yatarken ben burada onun yapması gereken bir işi yapıyordum ve bu müthiş bir duyguydu . Koltuğa yattıktan kısa bir süre sonra ayağında ki terlikleri çıkarıp yere koydu. Bu benim bütün dikkatimi dağıttı. Onu izlediğimi anca televizyondaki yansımamdan fark ederdi televizyon siyah bir hale gelirse ne yaptığım gözüküyordu. Odada bir televizyon televizyonun altındaki tv ünitesinde ps4 dikkatimi çekmişti , onun dışında bir L koltuk bir ikili koltuk bir büyük masa iki tane tekli koltuk arasında da iç içe geçmiş sehpalar vardı odayı az çok canlandırmışsınızdır. Eşyalarda oldukça şıktı evi zaten çok güzel ve şıktı , bir öğretmen maaşıyla böyle bir ev dizmek biraz zor gibiydi acaba ek iş falan mı yapıyordu.

    Sınavları kontrol ederken sürekli ona bakıyordum daha doğrusu müthiş beyaz çoraplarına birde sanki iç sesimi duymuş olacak ki ayağını koltuğun sırt dayanma bölümüne çıkarmıştı oldukça rahat bir şekilde yatıyordu hatta biraz fazla rahattı.

    Dizinin ilk bölümü bitmişti zaten HIMYM izliyordu bölümler zaten ortalama 20 dakika falandı. Yanıma gelip

    Melek : Nasıl gidiyor.

    Cem : Azaldı yani tek başıma sürecek gibi baya bir.

    Melek : Halledersin sen bir problem falan var mı yanlış bir şey falan yaptın mı ?

    Deyip kontrol ettiğim kağıtlardan birini aldı.

    Cem : Yoo oldukça iyi şuanlık.

    Melek : Afferim afferim dizi ilgini çekmesin çok ama bir an önce bitir.

    Acaba ona baktığımı mı fark etmişti.

    Cem : Hocam ilk izleyişiniz mi ?

    Melek : Daha önce başlamıştım da yarım bırakmıştım yine başladım şimdi.

    Cem : Spoiler verim mi ?

    Melek : Öyle bir şey yaparsan sözlülerin gider canım ama dersen hocam ben matematikten kalmak istiyorum ver.

    Cem : Hocam size de şaka yapılmıyor ya.

    Melek : Şaka yapma Cem işini yap.

    Cem : Hocam bir yardım etseniz ya.

    Melek : Sen çok güzel kontrol ediyorsun ben şimdi bozmayım.

    Deyip yattığı yere döndü ve bir sonraki bölüme geçti.

    Bazı kağıtların zaten çoğu boştu onlar rahat kontrol ediliyordu ne zaman tamamen dolu bir kağıt gelse içimden küfrediyordum. Evet ona hizmet etmek çok güzeldi ama sıkılmıştım bu işten tek motive olma sebebim ayağını izleyebilmemdi .

  • Normalde wattpad' te sadece bu bölümü paylaştım fakat buraya özel olarak bir bölümü daha paylaşıcam.

    Bölüm 8 : NE?

    Kağıtların yarısı bitmişti çok sevgili canım hocam ise hala dizisini izleyip eğleniyordu 3. bölümüne geçmişti artık.

    Melek : Cem yemek yer misin?

    Cem : Yanii yerim olur.

    Melek : Tamam hmm ne yesek var mı bir önerin ?

    Cem : Hocam isterseniz şu parkın ordaki dönerciden döner alıyım.

    Melek : Oğlum fırsatın var işte söyle düzgün bir şey sen kendinde yersin sonra dönerini.

    Melek : Pizza yersin herhalde.

    Cem : Yerim.

    Melek : Ne oldu bana mı kızdın ?

    Cem : Yok yok hayır sıkıldım sade.

    Melek : Ya öğretmenlik zor iş ama neyse ki sen varsın halledersin sen aslanım benim be.

    Gel otur dinlen diyeceğine gaz veriyordu anlayamamıştım ben bu kadını.

    Hocam dizisini duraklatıp yanıma geldi.

    Melek : Bakalım neler yapmışsın dedi ve kontrol ettiğim kağıtları alıp incelemeye başladı.

    Melek : Becermişsin şaşırdım doğrusu.

    Cem : Ayıp ediyorsunuz hocam.

    Melek : Neyse devam et iyi gidiyon.

    Ben görevime devam ederken o bu sefer galiba yatak odasına gitti. Kapı çalana kadarda çıkmadı oradan. Zili duyunca geldi pizzaları aldı ve mutfağa girdi.

    Melek : Gel bakalım yemek hazır.

    Cem : Sonunda deyip uzun zamandır oturduğum sandalyeden kalktım.

    Yemek yerken normal bir biçimde sohbet ettik.

    Yemek bitince ellerimi yıkamak için kalktım banyonun yerini sordum oda tarif etti.

    Banyoda çok modern ve güzeldi fayanslar falan güzeldi. Tabi banyoda ilgimi çeken tahtadan olan kirli sepetiydi üstünde hiç bir şey yoktu kapağı kapalıydı içine bir göz atmalıydım kirli sepetinin içindekileri de düşününce uyuyan varlık uyandı ve harekete geçti. Düşünmek bile hoşuma gitmişti. Sınavları bitirince izin alıp gelirim diye düşündüm giydiğim eşofmanı düzeltmeye çalıştım biraz sakinleyince beyefendi indi bende hocamın yanına gittim.

    Melek : Doyduğumuza göre görev seni bekler.

    Cem : Hocam sakin olun azıcık halletçem hepsini rahat olun siz.

    Melek : Hadi bende içeri geliyorum zaten.

    Tekrardan içeri geçtik önden ben gittiğimden az önce yattığı koltuğa gidip oturdum.

    Melek : Beyefendi üzgünüm ama göreviniz sizi bekliyor ayrıca burada yatıyorum da.

    Cem : Hocam dinleneyim azıcık ya.

    Melek : Akşama dinlenirsin hadi.

    Cem : Offf

  • Kalkıp yerime geçtim tam ayaklarını incelerken bana döndü bende hemen odak noktamı bozup suratına baktım. Gülümseyip yüzünü çevirdi.

    Birazcık utanmıştım fark etmişti çünkü nereye baktığımı. Kağıtları uzun bir süre daha kontrol ettim tanıdığım kişilere bir iki puan kaydırdım yalan yok. Ama her ne kadar yorulsam da şimdi gidip kirli sepetine bakıcaktım.

    Cem : Hocam yüksek müsaadenizle tuvaletinizi kullanabilir miyim ?

    Melek : Nerede olduğunu biliyorsun.

    Tuvalete heyecanla gittim ışığı açtım ve kapıyı kapattım sakince kirli sepetinin kapağını açtım ve o manzarayla karşılaştım : Boşlukla.

    Kirli sepeti boştu fakat daha ilginç bir şey vardı kapağı kaldırınca ufak bir parça kağıt yere düşmüştü sanki böyle kapağın arasına sıkıştırmış açılırsa düşmesi için koymuştu. Bu bir tuzak mıydı ? Ne yapacağıma karar veremedim belki bir testti bu fakat cesaret edemeyip kağıdı aynı biçimde yerine koydum.

    Tuvaletimi yapıp odaya döndüğümde şu şeklide yatıyordu:

    Tek fark altında eşofman vardı.

    Kontrol etmem gereken son 10 kağıt falandı fakat havada salladığı iki ayağı dikkatimi dağıtıyordu beyaz çoraplarının tabanı hafif grileşmişti ama çok az anca odaklanırsanız fark ederdiniz. Öyle salladıkça hipnotize oluyordum resmen ve benim ki kalkıyordu.

    Bana sorduğu soruyla odağım tekrardan değişti.

    Melek : Bitti mi kurtulabildin mi ?

    Cem : Son 10 kağıt falan.

    Melek : Bitir artık.

    Manzaranın tadını çıkara çıkara kalan kağıtları da bitirdim. Zaten 3ü direk sıfırdı puan için bir şeyler sallamışlardı ayıp olmasın diye bir kaç puan verdim.

    Cem : Bitti galiba.

    Bana döndü

    Melek : Bir bakalım o halde.

    Tekrardan yanıma gelip oturdu parfümünün kokusuyla tekrardan benimki kıpraşmaya başladı evde biraz fazla sıcaktı terliyordum resmen.

    Melek : Vallah Cem ne diyeceğimi bilmiyorum ama sen iyi misin ?

    Cem : Biraz sıcak bastı Hocam.

    Melek : Sıkıldın da tabi ama gerçekten çok teşekkürler gel ben geçireyim seni kurtul artık benden.

    Cem : Yok hocam değişik bir tecrübeydi eğlenmedim de değil ama gideyim artık madem kovuyonuz.

    Melek : Yok ya ondan demedim olur mu öyle kal istediğin kadar.

    Cem : Yok hocam sağ olun benimde ödevlerim var .

    Melek : İyisin yine performanstan kurtuldun projeyi de benden aldın zaten dimi ?

    Cem : İlk matematik yazdım ama ne çıkarsa.

    Melek : Değiştiririz sen orayı boş ver. Bir de ne diyicem yan apartmanda biri yakalanmış kameralardan , o pis işi yapanı buldum sonunda polise haber vermiştim de dna testinden bir şey çıkmamıştı yan apartmandaki ayakkabılardan da örnek almışlar o kişininkiyle karşılaştırınca aynı çıktı senin de günahını aldım özür dilerim söylemiycektim de öğren sende.

    Başımdan aşağıya kaynar sular indi bu konuyu açmasını beklemiyordum.

    Tamam şeklinde başımı salladım aceleyle kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim. Tam dönüp gidiyordum ki .

    Melek : Tekrardan teşekkürler yardımın için artık ayakkabılarımı da dışarda bırakabilicem sonunda dedi ve gülümseyerek bana göz kırptı.

    Kekeleyerek görüşürüz hocam deyip aşağıya indim kapıyı kapattı.

    Neee neee neee ne demişti lan az önce bu kesin bir imaydı ohaa. Acaba oda mı istiyordu neler oluyordu ''ayakkabılarımı da dışarda bırakabilicem sonunda'' hala inanamıyordum.

    Şaşkın ve düşünceli bir halde eve doğru yürüdüm neler oluyordu böyle ne amaçlıyordu bu kadın. Bugünkü tavırları pek emredici değildi ama gene de nazikçe emir veriyordu resmen.

    Ayaklarını sallaması izlemiştim ayaklarını iyice izlemiştim ne kadar güzel bir gündü bu böyle ne kadar da şanslıydım ulan bir de o kirli sepeti boş çıkmasa. Lan gerçi oda ayrı bir soru işaretiydi orada neden bir kağıt parçası vardı tuvalette özellikle kirli sepetinde kağıt ne arasın kesin beni denemek için yapmıştı. Aklıma bir fikir vardı acaba ek iş olarak sahibelik yapma şansı var mıydı daha önce yaşadığım şehirde ki sahibelere bakmıştım fakat ona benzeyebilecek kimse yoktu ne ayak ne de ses olarak. Bu sefer detaylı bir araştırma yapıcaktım bir ihtimaldi fakat pek umutlu değildim. Gerçek bir şeyler yaşamak istiyordum artık orası kesindi ama bunu sadece Melekle yaşamak istiyordum internetteki o diğer sahibeler ilgimi çekmiyordu sadece o ilgimi çekiyordu.

    Eve yürürken full bunları düşündüm eve varınca da twitterda oldukça uzun bir süre geçirdim fakat gene sonuç aynıydı ama yeni sahibeler keşfetmiştim videoları oldukça güzeldi o videodaki adamların yerinde olmak istiyordum ama o sahibelerin yerinde de Melek olmalıydı.

    Ne yapıcağımı bilmiyordum tek istediğim oydu artık İlayda bile umurum da bile değildi önceden ikisini hep eşit tutuyordum ikisinin de zevkle kölesi olurdum diyordum fakat durum artık oldukça değişmişti Melek gözümü boyamıştı onun bağımlısı gibiydim sürekli onu görmek istiyordum. Arkadaşımdan gelen mesajla biraz kafam dağıldı.

    Hikayeyi sevdiyseniz yorumlarınızı bekliyorum dostlar

  • Mukemel ya

    Tsk5151[Silinen Kullanıcı]
  • Ayaksever56Ayaksever56 Member, Vip

    Mükemmel hocam devamını bekliyoruz bence Melek hoca rahatına düşkün olduğu için sonraki bölümde sehpa olarak kullanabilir

  • Tsk5151Tsk5151 Member, Vip

    Acil devamı

    [Silinen Kullanıcı]
  • Lütfen hikayeye devam et çok güzel bir hikaye gerçekten eline sağlık

    tkdrs26
  • SarierenSarieren Member, Vip

    Aynen bu isleri salmıstım hikayene yorum yapmazsam ayıp olur

  • Devamı ne zaman gelir hep bunu kontrol ediyorum

  • Merdivenlerde Ramiz dayıyla karşılassa gümlerdim

  • Hikayelerin devamını bekleriz :)

Yorum yapmak içinOturum Açın yada Kayıt Olun .